3 Eylül 2010

İnsan eğitildiği kadar insandır...-2

Anlayacağınız hala ne kadar insan olduğum konusundayım.

Önceki yazıda bahsi geçen Şerafettin amca ve günümüz gençliği hakkındaki düşüncelerinden kısaca bahsetmiştim. Ben dahil bir çok arkadaşımın ortak kanaati, konuyu biraz açmam gerektiği yönündeydi. Ben de öyle yapacağım. Dilim döndüğünce anlatacağım.

Öncelikle Şerafettin amcadan bahsedeyim. Zor şartlar altında büyümüş, yakın tarihe gerçek anlamda şahitlik etmiş, kendisini her anlamda geliştirmiş, içinde bulunduğu toplumu, hayatı sorgulayan, eğitimli, kültürlü, açık sözlü, dobra, bedenen olmasa da zihnen dinç, hoşsohbet biri Şerafettin amca. Aslında onu anlatacak daha çok kelime var ama bendeki kelime dağarcığı biraz dar olduğundan haznemdeki kelimeler kifayetsiz kalıyor.



Şimdi gelelim günümüz gençliği hakkındaki düşüncelerine. Yolda, metroda her nerede karşılaşırsa karşılaşsın gençlerle sohbet edip onların ne kadar insan oldukları üzerine testler, tespitler yapan, onların biraz daha bilinçlenmesi, kendilerini entellektüel, kültürel ve sosyal anlamda geliştirmeleri konusunda nasihatlerde bulunan biri Şerafettin amca. Ancak açık söylemek gerekirse karşılaştığı tablo karşısında oldukça kızgın. Bir yerde dinlemiştim, birine kızmamızın arkasında yatan asıl neden o kişinin bizi kızdıran haline üzülmemizmiş. Görünen o ki Şerafettin amca da günümüz gençliği için üzülüyor. Ülkemizin geleceği adına üzülüyor. Hayattan gerçek anlamda beklentileri olmayan, herhangi bir hedefin peşinden gitmeyen, asosyal, televole kültürün etkisinden kendisini kurtaramamış, dünyadaki gelişmelerden bihaber insancıkların dünyasında Şerafettin amca yine de bir umutla "belki" diyor. Belki içlerinden biri, ikisi, üçü ... varlığının bilincine varır ve kendine, ailesine, ülkesine bir gram katkıda bulunur. Belki hayatın kısır döngüsü içinde bir fark yaratabilir, kendisi için küçük ama insanlık için büyük bir adım atabilir. Belki.

Hiç yorum yok: